Kitap Satışı

Değerin Ne Kadar?

  • 9 Ağustos 2018
    Değerin Ne Kadar?

    Hüccetü’l İslam Deştî’nin “İnsanın Değeri” Adlı Sohbetinden Uyarlanmıştır…

     
    Eğer yeryüzündeki bütün insanlar miktar belirlemek için bir araya gelse, çeşitli konferanslar düzenlense, uzmanlar ve bilim adamları fikir beyan etse, sizce “insanın değeri” hakkında ne söylerler?
     
    Aşağıdaki soruları sorduğumuzda alacağımız cevaplar sizce bu insanların cevabıyla örtüşür mü?
     
    Mesela “İnsanın değeri giydiği güzel kıyafetlerdir” dersek haklı olur muyuz?
     
    Ya da “Bir insanın değeri, bindiği en lüks otomobildir” dersek?..
     
    Ya da “Bir insanın değeri, sahip olduğu servettir” dersek?..
     
    Ya da “Bir insanın değeri güzelliğidir” dersek?..
     
    Ya da “Bir insanın değeri sahip olduğu makamıdır” dersek?..
     
     
    Akıllı, mantıklı, inançlı, kültürlü, erdemli, ahlaklı, elit insanların cevapları sizce ne olur?
     
    *  *  *
     
    Toplumun her kesiminde samimi ve içten bir anket yapılsa ve bu sorulara cevap aransa, ilk etapta herkes ya da en azından ezici bir çoğunluk, vicdan ve insaf muhabesi yaparak “Elbette ki bunlar olamaz!” der.
     
    Oysa hayatın gerçekleri böyle değildir. İnsanlar yaşamları içinde bu gerçeği kabul etseler de aksine meylederler. Yani parayı, şöhreti, makamı ve güzelliği her ahlakın üstünde görürler. Çünkü bu konuda ölçüt olabilecek şeyleri bildikleri halde bir türlü bu ölçütlere göre yaşamak istemezler. Anlık hırslar buna mani olur.
     
    Mesela bir genç kız, lüks otomobili olan yakışıklı bir genç gördüğünde neden en iyi ihtimalle onunla evli olmayı düşler?
     
    Neden bekâr bir erkek, karakterinin ne olduğunu hiç bilmeden güzel bir bayanla karşılaştığında en iyi ihtimalle onunla evlenmeyi düşünür?
     
    Çünkü ölçütler, çoğu şeyde olduğu gibi bu gibi durumlarda da askıya alınır. Anlık hırs onların gözünü kör eder. “elde etme arzusu” insanın doğasında vardır çünkü… Bunlar “değer” olarak görülmese dahi, elde etme arzusu, çoğu zaman bu ölçütlerin önüne geçer ve akabinde de boşanmalar veya çeşitli kötü hadiseler gerçekleşir.
     
    İslam toplumunda dahi bu hataların yaşanmasının yegâne nedeni, insanda var olan “elde etme” arzusunun kontrol altına alınamamış olmasıdır. Bu arzu kötü bir şey değildir. Sadece çoğu şeyde olduğu gibi kontrolsüz kullanıldığı takdirde kötü sonuçlar doğurur. Tıpkı bıçağın kullanımı gibi… Dilerseniz onunla sebze de doğrarsınız, meyve de… Ama yanlış yerde kullanırsanız bir insanın ölümüne sebebiyet verebilirsiniz. Hatta bu insan siz de olabilirsiniz!
     
    *  *  *
     
    Merhum Allame Muhammed Taki Caferi (1925-1998) şöyle anlatır: Bir gün Avrupa’da “İnsanlığın Değeri” adlı uluslararası bir konferansa davet edildim. Hiçbir hazırlık yapmadan sadece bir hadisle bu konferansa katılmıştım. Profesörler, uzmanlar, önde gelen aktivistler bir bir kürsüye çıkıp konuşmalarını yaptılar. Sıra bana geldiğinde kendimden gayet emin bir şekilde kürsüye çıkıp 10 saniye içinde bu hadisi okudum ve aşağı indim. Salonda büyük bir alkış kopmuştu. Yaklaşık 10 dakika, insanlar beni ayakta alkışladılar. Yerime geçip protokol koltuğuna oturduğumda herkes bana teşekkür ediyordu. “çok mükemmel bir söz” dediler ve bu sözün kime ait olduğunu, herhangi bir kitabının olup olmadığını sordular.
     
    Onlara şöyle demiştim: İmam Ali (a.s) buyurmuştur ki: “Herkesin değeri, elde ettiği şey kadardır.”
     
    *  *  *
     
    Evet, “elde etme” arzusu kötü bir şey değildir. Sadece kontrol altına alınması gereken fıtri bir özelliktir. Ama şunu da bilmek gerekir ki ne için çalışıyorsak ve neyi elde etmeyi arzuluyorsak değerimiz de o kadardır.


Tüm Hakları Saklıdır © 2019    Web Tasarım   Acarnet